Prof. Dr. Mete Kıroğlu, Dünya İşitme Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, çocukların günde 1 saatten fazla kulaklık kullanmamasını belirtirken, yüksek sesli müzik dinleme nedeniyle 9-15 yaş grubunda işitme kayıplarının ortaya çıktığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü, bu yıl Dünya Kulak ve İşitme Günü'nde 'Geleceği Dinle' temasıyla dünya çapında işitme kaybına uğramış kişilerin sayısındaki artışa dikkat çekti. 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü nedeniyle Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği, İstanbul'da bir otelde basın toplantısı düzenledi. Dernek de özellikle çocuk ve gençlerde teknolojiye bağlı olarak artan işitme kayıpları hakkında açıklamalar yaptı. Toplantıya Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Mete Kıroğlu, Prof. Dr. Mahmut Tayyar Kalcıoğlu, Prof. Dr. Can Alper Çağıcı ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
Teknolojini işitme sağlığına zararlarına değinen Prof. Dr. Mete Kıroğlu, ''Ortamdaki sesin artması zararlı. Eskiden doğada yaşayan insanların şehirde yaşamasının verdiği ses de değil, kullandığımız cihazlarla ilgi olan problem. Cep telefonlarıyla müzik dinlemeyen şuanda yok. Yüksek sesli müzik dinleme nedeniyle ne yazık ki 9-15 yaş grubunda işitme kayıplarının ortaya çıktığını görüyoruz. Eskiden böyle bir veri yoktu. Bunlar, özellikle teknolojisi gelişmiş olan ülkelerden gelen veriler. Bunu kulaklık kullanımının yoğunlaşmasına bağlamak mümkün. Bu konudaki önerimiz; çocuklar günde 1 saatten fazla kulaklık kullanılmasın. Sesin yüksekliği 10 üzerinden 6'nın üzerine çıkmasın. Aynı gün başka yüksek ses alacaksa dinleme süresini, aldığı süreye göre azaltsın'' şeklinde konuştu.
Kulaklık seçimi önemli
Kulaklık seçimine dikkat çeken Prof. Dr. Kıroğlu, ''Kulak içi cihazların daha fazla zarar verebileceğini düşünüyorum. Kulak üzeri olan cihazların o açıdan belki daha sağlıklı olabilir. Olmazsa olmaz konulardan bir tanesi kulaklığın kaliteli olması, kullandığımız cihazların otomatik ses kontrolü ve bizi uyarın sistemlerin olması oldukça yararlı olur'' ifadelerini kullandı.
''Tıptaki en büyük buluşlardan bir tanesi biyonik kulak''
Teknolojini işitmeye sağladığı yararlardan bahseden Prof. Dr. Mete Kıroğlu, ''Tıptaki en büyük buluşlardan bir tanesi biyonik kulak. Bu sayede çocukların sağır ve dilsiz olması tarihe karıştı diyebiliriz. Hayatlarının ilk 3 ayında tanı koyarsak ve 6'ncı ayında bu çocukları cihazlandırırsak işitmesinin nerede olduğunu daha iyi anlıyoruz. Eğer 1 yaşında işitme cihazı ile duyamayacaklarsa biyonik kulak ameliyatı yapıyoruz. Biyonik kulak gerçekten harika. Bu cihaz sayesinde çocuklar duyabiliyorlar, konuşabiliyorlar ve yaşıtlarıyla aynı eğitimi alabiliyorlar. 20 sene önce böyle şansları yoktu. Teknolojinin bu konuda sağırlığı sona erdirdiğini belki de söylemek mümkün'' dedi.
Yenidoğanlarda ve gençlerde işitme kaybının neden olduğu bazı olumsuzluklar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mahmut Tayyar Kalcıoğlu, ''Yenidoğan eğer işitme özürlü olarak doğmuşsa bu beraberinde konuşma özrünü de getirecek demektir. İşitme ve konuşma özürlü olarak yaşamına devam edecek demektir. Mutlaka işitme engelinin olup olmadığını tanılanmalı ve varsa buna yönelik tedavi sağlanmalı. Eğitim çağlarındaki çocuklarda okul başarısını ve çevreyle iletişimini bozabilmekte. Orta kulaktaki sıvı toplanması ve farklı nedenlerle gelişen işitme kayıpları, çocuğun hırçın olmasını, huysuz olmasını ve ders başarısının düşmesini beraberinde getirebilmekte. Televizyonun sesini fazla açıyorsa bu şekilde bunları fark edebiliriz. Bunları görünce acaba bir işitme problemi var mı diye düşünerek mutlaka teşhis ve tedavi yoluna gitmemiz gerekir'' ifadelerini kullandı.
''Yenidoğanlarda basit testlerle işitme kaybı tespit ediliyor''
Yenidoğanlarda işitme kaybının nasıl tespit edilebileceği konusunda açıklama yapan Prof. Dr. Kalcıoğlu, ''Önerilen; 1 ay içinde testleri yapmak. Günümüzde artık hastanelerde doğumlar yapılıyor. Eve gittikten sonra çocuğu çağırıp testini yapmak zor. Yenidoğan bebek, hastaneden taburcu olmadan önce çocuğu incitmeyecek basit testlerimiz var. Oto akustik emisyon ya da iç kulak ölçümü (BERA) testleri değimiz testlerle kolay tespit ediyoruz. Bu yapılan testlerde bir sorunla karşılaşmamız çocuğun duymadığı anlamına gelmiyor. Bize uyarı veriyor. Biz sonraki test aşamasına geçmemizi gerekli kılıyor'' dedi.
Prof. Dr. Kalcıoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı: ''Çocuklar bizim geleceğimiz. Biz, onlara iyi bir gelecek sağlamakla yükümlüyüz. Başarılı bir gelecek, iyi bir işitmeyle ve bunun sağlayacağı iyi bir sosyo-psikolojik gelişme ve konuşmaya sağlayacaktır. O halde biz, bu çocukların duymasına özen göstererek duyarlı olmalıyız''.