Meniere hastalığınn medikal tedavisi akut atak tedavisi ve atakların önlenmesine yönelik proflaktik tedavi olmak üzere 2 bölümde incelenebilir. Eğer endolenfatik hidrops tablosu başka bir hastalığın sonucunda gelişyorsa bu duruma Meniere Hastalığı değil, Meniere Sendromu denir ve nedensel hastalık tedavi edilir. Meniere hastalığına neden olabilecek birçok hastalık vardır, sifiliz, tiroid hastalıkları gibi sistemik hastalıklardan temporal kemik fraktürleri, akustik nörinom, otoskleroz, kese tümörleri gibi kulak hastalıklarına kadar birçok problem endolenfatik hidropsa neden olabilir ve tanı aşamasında ayıklanmaları gerekir.
Akut atak hastaları genellikle acil serviste görülür. Kusmaya bağlı sıvı kaybını önlemek için bir mayi takılması gerekli olabilir. Semptomları azaltmak için meclizine, dimenhidrinat, diazepam gibi santral sinir sistemini, kusma kerkezini ve vertigo hissini baskılayan ajanlar tercih edilir. Bazı yazarlar atak sırasında steroid kullanımını da önermektedir. (Barrs, D. M., J. S. Keyser, C. Stallworth, et al. (2001). "Intratympanic steroid injections for intractable Meniere's disease." Laryngoscope111(12): 2100-4.)
Meniere tedavisinde atakların önlenmesine yönelik tedavi oldukça tartışmalıdır. Öncelikle hastalara diyet önerilir. Bu diyet genellikle tuz kısıtlamasıdır ancak kafein, çikolata, kahve, alkol kısıtlamalarını öneren yazarlar da mevcuttur. Bu diyet tedavilerinin hemen hiç biri ciddi çalışmalar ile kanıtlanmamıştır. Ancak teorik olarak aşırı tuz tüketiminin endolenfatik basıncın seviyesini etkileyebileceği düşünülmektedir. Öte yandan iç kulak sıvılarının dinamiği periferik dolaşımdan farklı olduğu için bu teoriye karşı çıkanlar mevcuttur. Ne olursa olsun hastaların yemeklerine ilave tuz katmamaları mantıklı gözükmektedir. Diğer gıda kısıtlamalarını önerenler daha çok gıda allerjisi – meniere ilişkisi üzerinde durmaktadırlar. Gıda allerjisi otoimmün bir reaksiyondur ve oto-immün etkilenime inanan yazarlar endolenfatik kesenin immünolojik bir organ olduğunu belirtmektedirler. Dornhoffer ve arkadaşları endolenfatik kesede % 40 oranında IgG birikimi göstermişlerdir. (Dornhoffer JL, Warner M, Arenberg IJ. Immunoperoxidase study of the endolymphatic sac in Meniere's disease. Laryngoscope 1993;103:1027-34.) Öte yandan kahve kısıtlanması eğer gıda allerjisi ile ilişkili değilse yazar tarafından mantıklı görülmemektedir, çünkü kahvenin sağlayacağı uyanıklık artışı nikotinik reseptörlerin uyarılması ile ilişkili olabilir, henüz yayınlanmamış bir çalışmamızda yüksek doz betahistin muhtemelen histaminik reseptörleri uyararak kalorik hiperrefleksiye yol açmaktadır. Nöbet sırasında daha şiddetli vertigoya yol açabilecek bu durum nöbetler arasında muhtemelen santral inhibisyonu artırarak nöbet olasılığını azaltmaktadır. Kahvenin muhtemelen betahistine benzer uyanıklığı ve dolayısı ile vestibüler çekirdekler üzerinde inhibitör etkisi nedeni ile tersine yararlı olabileceği beklenebilir.
Atakların önlenmesine yönelik medikal tedavide en sık kullanılan ajanlar diüretiklerdir. Göz tansiyonunda da kullanılan asetazolamid bunlar arasındadır. Verapamil gibi Ca kanal blokörleri de tedavide kullanılan ajanlardandır.
Yüksek doz betahistinin meniere ataklarını önlemede etkisi gösterilmiştir. Bu ilacın düşük dozda kullanımı ise muhtemelen işe yaramamaktadır. Strupp, M., D. Hupert, et al. (2008). "Long-term prophylactic treatment of attacks of vertigo in Meniere's disease--comparison of a high with a low dosage of betahistine in an open trial." Acta Otolaryngol 128(5): 520-4.
Medikal tedavi başarılı olmaz ve Meniere Hastalığı hastayı günlük hayattan alıkoyacak şiddette sürer ise invaziv tedavilere geçilir.
Belki de en zarasız invaziv tedavi intratimpanik steroid enjeksiyonlarıdır. İntratimpanik gentamisin enjeksiyonu ise sensorinöral işitme kaybı riski taşıyan daha riskli ancak daha etkili bir tedavidir. Hatta vestibüler sinir kesisi ve labirentektomi gibi tahrip edici operasyonlara denk bir başarıya sahip olduğu söylenebilir (%90). Bu bölümün yazarı gentamisin tedavisinde düşük dozu tercih etmektedir. Hastaya ilk doz gentamisin yapılır (%80 etkili olacaktır) Harner, S. G., C. L. Driscoll, et al. (2001). "Long-term follow-up of transtympanic gentamicin for Meniere's syndrome." Otol Neurotol 22(2): 210-4. ve 1 ay beklenir takiben meniere atağı oluşursa doz tekrarlanır. Bu uygulama ile işitme kaybı riski minimaldir. Bir diğer uygulama yüksek doz gentamisin uygulamasıdır ki bu uygulamada hastanın vestibüler organı refleks vermeyinceye kadar gentamisine devam edilir. Hastalığı kontrol edecek minimum gentamisin dozunun seçilmesine yönelik olan düşük doz uygulaması daha mantıklı gözükse de düşme atağı olan Meniere hastalarında yüksek doz gentamisin denenmelidir.
Gentamisin tedavisinin bir üst basamağı cerrahi tedavilerdir. İşitmeyi koruyan bir cerrahi yöntem olan endolenfatik kese dekompresyonu güvenilir kontrol sonuçları vermekten uzaktır. Transmastoid yolla gerçekleitirilen labirentektomi operasyonu ile tüm vestibüler nöro-epiteli temizlemek mümkündür, ancak işitme kaybedilir. Bu cerrahi yaklaşım %97-100 gibi yüksek oranlarda kontrol sağlar. Kemink JL, Telian SA, Graham MD, et al. Transmastoid labyrinthectomy: reliable surgical management of vertigo. Otolaryngol Head Neck Surg 1989;101(1):5-10. Langman AW, Lindeman RC. Surgical labyrinthectomy in the older patient. Otolaryngol Head Neck Surg 1998;118(6):739-42.
Vestibüler sinir kesisi gentamisin tedavisine yanıt vermeyen (ki bu durum çok nadirdir) olgularda işitmeyi koruyup vestibüler sistemi ortadan kaldıran bir ameliyattır. Vetigoyu kontrol oranları %95 in üzerindedir.